Claude Monet, 1880’de “Frost” resmini çizdi. Bu sanatçı, manzara resiminde tanınmış bir usta olarak adlandırılabilir. Eserleri tekniği, renk kombinasyonları ile ayırt edilir, derinliği ve gizli anlamı ile seyirciyi çeker. Resimlerine bakarak, doğanın güzelliği konusunda çılgın olduğu sonucuna varabiliriz, ona boyaların yardımıyla yakalamaya çalıştığı ve böylece bu izlenimleri izleyiciyle paylaştığı çok sayıda izlenim verdi.
Bu manzarada dinamikler hissedilir. Farklı aydınlatma nedeniyle, renklerin hızlı bir şekilde değişmesi, böylece resmin genel görünümünü değiştirir. Yakındaki her şey, hava durumu, çeşitli nesneler de kompozisyon üzerinde büyük bir etkiye sahiptir. Monet, manzaradaki her nesnenin kendi aydınlatmasına sahip olduğu özel bir teknik kullandı, bu da aydınlatma değiştiğinde de hareket ediyor. Ressam her zaman resimlerini olabildiğince gerçekçi yapmaya çalıştı. Bunda gerçek bir başarı elde etmek için çoğu zaman açık havada çalışır ve resimleri canlı boyar, böylece gerçek tonları daha iyi yansıtabilirsiniz.
Kışın soğuk manzarası, sıcaklığı resmin her bölümünde hissedilen güneş ışığı ile doyurulur. Güneşin kendisi resimde görünmüyor, ancak sanatçı peyzajın her nesnesindeki yansımasını ustaca tasvir etti. Resimdeki doğa birçok renk ve tonda tasvir edilmiştir. İzleyici kışı donuk ve monoton renklerle ilişkilendirir, ancak gerçekte her şey tamamen farklıdır. Kar kapağının beyaz rengi, gri-kahverengiden lilaya kadar çok çeşitli renkleri birleştirir. Tuvaldeki her boya lekesi oldukça hacimli görünüyor. Bu, ifade ve rahatlama resmine katkıda bulunur. Bu sayede, izleyicinin gözleri gerçek doğadır. İzleyici böyle bir ortamda rüzgarın olağan gürültüsünü, ağaç dallarının sallanmasını bekler.
Tuvalin bileşimi, küçük bir gerçekliğe benzeyecek şekilde özel olarak inşa edilmiştir. Claude Monet bu parçayı hayattan çıkarır ve sonsuza kadar bu güzel kış gününü yakalar. Manzara nesneleri net sınırlara ve konturlara sahip değildir, bu özellikle doğallıklarını vurgulamak için yapılır. Her zaman oradaymış gibi, etraflarındaki boşluğa sorunsuz bir şekilde birleşirler. Resimdeki renkler ustaca seçilmiştir. Sanatçı onları palette karıştırmadı, ancak çalışma sırasında doğrudan resim üzerinde düzgün bir geçiş yarattı, üst üste birçok katman üst üste geldi. Bu nedenle, resimdeki renkler, izleyicinin hayran kaldığı aynı zamanda birbirleriyle karışır.
O zaman, izlenimciler güzel vizyonuyla, birçok kişi anlamadı. Doğa ve dünyayı bir bütün olarak algılamaları, toplumun o zamanki hakim görüşlerinden temel olarak farklıydı. Toplum nihayet İzlenimcilerin çalışmalarına gömüldüğünde, işlerine koydukları anlamı fark ederek oldukça zaman geçti. İzleyiciler, sanatçıların eserlerinde somutlaştığı tüm izlenimleri deneyimlediler.