Bir gün David ve arkadaşı, kralın avlanmaya devam eden tutuklanmasını izledi. Neşeli ünlemler, kahkahalar, canlı sesler uzaktan bulunan çimlerden çıktı. Bazı mahkemeler ve memurlar, bir aygır üzerine atlamaya çalıştılar, görünüşte zar zor daire içine alınmışlardı. At alışılmadık derecede iyiydi – karışık uzun bir yele ile elmalarda gri. David’e Roma Başkenti’nden Dioscuros’un atlarını hatırlattı. Ve buradaki her şey eski gibi yeniden canlanmış gibi görünüyordu: insanların elinden kopan vahşi bir at, güneşin nüfuz ettiği bir koru, uzaktan patrici bir villanın harap bir duvarı…
Kimse aygırı evcilleştiremedi, eyerde kalmak imkansızdı, en yetenekli biniciler başarısız oldu. Sonunda, başka biri şansını denemeye karar verdi. Çok genç, zayıf, çabuk hareket eden, hafifçe çimlere yürüdü ve kaftanını attı. Aynı kaşkorse içinde kalan genç adam, büyük bir aygırın yanında oldukça kırılgan görünüyordu. Neredeyse üzengi demirine dokunmadan eyerin içine atladı ve dizginleri sertçe çekerek atını arka ayakları üzerinde kaldırdı. Toz, toprak parçaları izleyicinin gözüne uçtu; aygır çılgınca farklı yönlerde koştu, aniden durdu, biniciyi başının üstüne atmaya çalıştı ve tekrar ocağı ile ilerledi. Herkes nefeslerini tutarak, insan ve atın düellounu izledi.
Adam kazandı. Başını sallayıp, kanlı gözlerle gözlerini kısarak, aygır çayırın ortasında durdu. Binici seyirciye mutlu ve yorgun, tamamen çocuksu bir yüz çevirdi ve kralını selamlayarak şapkasını ciddiye aldı. Göğsü şeridin mavi kanadının altında ağır bir şekilde ağırlaştı, son mücadelenin heyecanı gözlerinde solmadı, fırfırının fırfırları yırtıldı ve boynunu açtı. Seyirciler tiyatroda olduğu gibi alkışladılar. Bu sahne sanatçının gözünde o kadar net bir şekilde yakalandı ki, bir resim çizmeye başladı.
Sanatçı Kont Potocki’yi muhteşem ve zaten itaatkâr bir aygırda canlandırdı. Şapkasını çıkarır ve kralı selamlar. Sayımın göğsündeki Beyaz Kartal Düzeni’nin açık mavi şeridi, krem tozluk, mavi gökyüzü, genç çimenlerin sulu yeşili, Pototsky’nin gömleğinin beyaz danteli, yerdeki güneş lekeleri gerçek bir resim kutlamasıdır!
Gördüğünüz gibi, sadece antik çağın değil, aynı zamanda modern yaşamın, Romalıların kahramanlığından ve belki de sadece bir kişinin cesaretinden bir şey varsa, sanatçının kalbini sıkıca tutabilir.