Caravaggio dönemi “Seicento” geç Rönesans İtalyan kültürünün seçkin bir temsilcisidir. Bu dönemin sanatının ana özelliği, sanatçıların eserlerinde gerçeğe yaklaşma arzusudur. Bergamo yakınlarında bir sanatçı doğdu, Milano’da kendini Titian’ın takipçisi olarak gören ressam Simone Peterzano ile çalıştı.
Yirmi yaşlarında genç bir adam olarak Caravaggio, 1606’ya kadar kaldığı Roma’ya taşındı ve kavgada genç bir adamı yanlışlıkla öldürdüğünde Napoli’ye, sonra Malta adasına ve Sicilya’ya kaçtı. Papa adına affedildikten sonra Roma’ya döndüğünde öldü.
İlk resimlerinden biri olan “Mısır Yolunda Kalanlar”, Kutsal Yazılar’dan her zamanki manzara arka planında bir sahneyi tasvir ediyor, sanki gerçek ve ilahi duyguları arasında hiçbir fark yokmuş gibi. Rakamlar, herhangi bir bileşimsel karmaşıklık ve önem olmadan çok basit bir şekilde yerleştirilmiştir. Görüntüleri idealleştirmez. Madonna’sı yorgun ve uyuyor. Yaşlı ve garip bir köylü olan Joseph bir çuvalın üzerinde oturuyor. Ayaklarında şarap için örgülü bir şişe yatıyor, bir eşek yakın duruyor ve sadece kar beyazı bir kapaktaki genç bir meleğin güzelliği gerçeği şiirsel bir gerçeğe, bir idile dönüştürüyor.
Resimde mekansal hileler de yok: ön plandaki yakın nesneler – taşlar ve çim – en küçük ayrıntıya yazılır ve çıkarılanlar bir ışık ve hava bulanıklığı ile birleştirilir. Uyum ve birlik, renklerle taşınır. Meleğin zarif gövdesinin merkezi ışık noktası, çevredeki açık yeşil, açık kahverengi ve gümüş tonları arasında daha da parlak görünüyor. Şiir, Caravaggio, harika bir icat değil, bir kişinin iç yaşamının bir ifadesi olduğuna inanıyor. Gerçekliğin üzerine çıkmaz, ama onun içindedir.
San Luigi dei Francesi Kilisesi’ndeki Cantarelli Şapeli’nin resimleri tarihi konulara ayrılmıştır. Sunak için “Melek ile Aziz Matthew” resmi boyanmıştır, ancak din adamları tarafından çok gerçekçi olarak reddedilmiştir. Kontrastlar üzerine inşa edilmiştir: ışık ve gölge oranı, eski elçi ve genç melek, ön planda büyük, toprak lekeli ayaklar ve derinliklerde parlak melek kanatları.