Vereshchagin’in bu eseri 1873’te yazılmıştır. Mermilerden ve savaştan kaçmaya çalışan yaralı bir askeri tasvir ediyor. Baruttan çıkan duman, bana göre, güneş ışığını kapatmaya çalışıyordu, bu da savaşın bir gün sona ereceğine dair umut veriyor.
Bence sanatçı, herkesin kendisi için olduğu savaşla ilgili tüm iğneyi doğru bir şekilde aktarmayı başardı. Yaralı bir asker yalancı cesetleri geçerek kendini kurtarmaya çalışır ve sırtıyla ayakta duran bir asker yardım etmeye hazır değildir, çünkü her şeyden önce hayatını kurtarması gerekir. Acımasız savaşın birçok can alması talihsiz bir durumdur. Sonuçta, bu insanlar ailelerini evde ve belki de sadece savaşların sonuna kadar dört gözle bekleyen çocukları bile terk etmiş olmalılar. Ama en azından babalarının ya da kocasının yaşadığına dair bazı haberler.
Bana öyle geliyor ki, bu şaheseri yazmanın ana fikri, yaralı bir asker için bize şefkat duyma arzusu değil, bir bütün olarak insan hayatını değerlendirmekti. Bu resme baktığımızda, dünyadaki yaşamdan daha önemli bir şey olmadığını hissetmeliyiz. Ve hiçbir hediye ve eğlence gerçek değerin yerini alamaz.
Eski püskü kıyafetler, ince bir vücut bize savaşta insanların açlıktan öldüğünü gösterir. Ama en kötüsü, bu talihsiz insanların, aileleri de olan, onlar gibi, savaşan ve öldürülen insanlar. Bana öyle geliyor ki, masum insanlar öldüğünde, dünyadaki savaştan daha kötü bir şey yoktur, çoğu zaman başkalarının hataları nedeniyle, bu savaşı yürüten insanlar.
Bence yazar, birçok insanın sebepsiz yere öldüğü anlamsız bir savaş gösteriyor. Bu resme baktığınızda, istemeden yaralı bir asker için endişelenmeye başlıyorsunuz ve gönüllü olarak onun hayatta kalmasını istiyorsun, böylece tüm azap ve acıların üstesinden gelebilir ve insanlara en önemli ve değerli şeyin yaşamları olduğunu kanıtlayabilir.