Sabah Yıldızı – Nicholas Roerich

Sabah Yıldızı   Nicholas Roerich

“Sabahın Yıldızı” resmi, Nikolai Konstantinovich Roerich’in çalışmalarının olgun dönemini ifade eder. “Sabahın Yıldızı” 1932’de ılıman resim tarzında yazılmıştır. N. K. Roerich için tempera, tuvalin parlaklığını, ışık doygunluğunu artırmanıza izin veren özel bir malzemedir. Tempera deseni yumuşak, pastel, ince ses renkleridir. Roerich’in “Morning Star” resmi şu anda New York’taki Nicholas Roerich Müzesi’nin resim koleksiyonuna aittir.

“Sabahın Yıldızı” sembolik bir temele sahiptir. Gökyüzünün sembolleri, yıldızlar, dağ zirveleri – yaşamın anlamı ve netliği ile doldurulur. Dünya, zamanın sonsuzluğa ve gecenin tek renkli derinliğinin sabah renklerinin karmaşık renklerine dönüştüğü şeffaf, sessiz bir alanda donmuş gibi görünüyordu. Resmin kompozisyonu, kademeli olarak dikey olarak genişleyen birkaç plandan oluşur. Gökyüzünün planının, küçük bir yerleşimin dağlarının ve yeryüzünün karanlık gücünün, tüm resmin temeline hizmet eden bu bileşimsel yapısı, gökyüzünün tek renkli karmaşık bir gölgesinden resmin altındaki siyah yüzeyin neredeyse siyah tonuna kadar tuhaf bir gradyanı andırıyor.

Rulo çağrısı ve renk oyunu, dağların görüntüsü ve loş ışıklı sabah taş binaları seviyesinde başlar. Dağ sıralarının görüntüsü renkli olarak farklı ve zıttır. Dağların görüntüsünde donuk, soyu tükenmiş renkler yoktur, aksine, pitoresk görüntüleri esas olarak mavimsi-lila renk şemasında sunulur. Bu rengin kullanımı, soğuk, gece karanlığı, sessizliğin derinliği, gizli deneyimler, olası korkular ve sırların belirli bir sembolizmini ve güdülerini taşır. Roerich’in “Sabahın Yıldızı” ndaki dağ zirveleri, tasarım ve renk şeması bakımından birbirinden farklıdır. Her dağın doğal çizgilerinden ve özelliklerinden, renklerinden ve kontrastlarından sadece bir tanesi vardır.

“Morning Star” resmi oldukça stilize olmuştu. Küçük bir yerleşimin veya kasabanın yükselen silüetinin görüntüsü, stilize, basitleştirilmiş ve olduğu gibi münzevi oldu. Şehrin silueti, ara aşamalar, penumbra ve yarı kontrast olmadan, bazen keskin zıt ışık ve gölge geçişleri ile net bir kontur deseni ile ayırt edilir. Taş binaların görüntüleri tuhaf bir mücevheri andırıyor. Alışılmadık bir renk kombinasyonu, ışık ve gölge oranı, taş binaların bu görüntülerinin algımızda görsel olarak vurgulanmasını ve gelişmesini sağlar. Yanardöner kristallerin bir kalesi gibi, bu görüntüler bilincimize sabahın yıldızının sonsuza dek aydınlayacağı canlı bir hafıza ile girer.

“Sabahın Yıldızı” işi bir şiir gibi ya da bir tür lirik melodi, ölçülü sakin sesi ile her şeyi aydınlatıyor, bizden önce karmaşık, sınırda bir uzay-zaman durumu çiziyor, sabah yıldızı zar zor içeri girdiğinde ve gece yavaş yavaş ayrılıp parlak bir sabah geldiğinde, yeni bir gün yeni bir hayata başlama fırsatı.

1 Star2 Stars3 Stars4 Stars5 Stars (1 votes, average: 5,00 out of 5)