Bu resim, sanatçının Vereshchagin’in başyapıtlarından en ünlülerinden biri. Resim 1871 yılında boyandı, bu sanatçı tarafından Türkistan resim döngüsünde baskın bir konuma sahip. İlk başta, sanatçı Tamerlane’yi çizmeye karar verdi, öldürülen askerlerin kafataslarından dağı toplayan, ancak tarihi anlatıdan uzaklaşarak tuvale benzersiz bir arsa veren askerlerdi.
Tuvalde bir kafatası piramidi görüyoruz. Sadece tarihe dönersek, Tamerlane’nin sadık savaşçılarının bu piramidi topladıklarını varsayabiliriz. Ölü bir bozkır görüyoruz, üzerinde yaşam yok. Etrafında ve dağın kendisinde bir kuzgun sürüsü, insan etinin kalıntılarını bulmak için buraya uçtular. Her şey bize ölümden bahsediyor. Çim kavurulur, ağaçlar kömürlenir, şehir arka planda kaplumbağa izleri ile yok edilir, tüm bunlar bize yıkımdan bahseder.
Sanatçı, sarı, güneşte kurutulmuş bozkır ve parlak mavi gökyüzünü karşılaştırarak bir tezat oluşturdu. Temizleyiciler – kuzgunlar dışında hiçbir şey hayatta değil. Bu resme bakarak, kafatasları bir piramitte sıralanan insanlara istemeden sempati duymaya başlıyorsunuz. Bence sanatçı bize savaşın acımasızlığını, barış çağrısını gösteriyor. Tamerlan’a hitap etmiyor, bize hitap ediyor. İnsanlığa.
Vereshchagin bize savaşta kazanan veya kaybeden olmadığını gösteriyor, çünkü insanlar her iki tarafta da ölüyor. Gerçekten de, zafere ulaşmak için askerlerin savaşması gerekiyor ve her savaşta 5 düşman öldürüyor ve 2, belki 3 askeri kaybediyorlar, bu yüzden savaşta kaybeden yok. Taraflardan bazıları yenilgiyi kabul edebilir ve kabul edebilir, ancak bu nadir durumlarda olur. Savaşın başlangıcında insanlığı ve insan nezaketini unutuyoruz, savaşçıların gözünde merhamet yok ve bu nedenle düşmanları insan olarak görmüyoruz, ancak aileleri ve gelenekleri ile aynı insanlar. Herkesin insanlığa gömülmesini, bu resmi görmesini ve fanteziler dünyasına dalmasını diliyorum.