Hollandalı ressam Rembrandt van Rijn “Yaşlı bir kadın portresi” resmi. Portrenin boyutu 109 x 84 cm, tuval üzerine yağlıboya. Çok çeşitli seçeneklerde yaşlılık her zaman Rembrandt’ı yeniden ele geçirdi: karakteristik bir gerçeklik olarak, İncil karakterleri için bir model olarak, sanat arayanlara gizemli bir cevap olarak ve son olarak, görünür, sürekli fark edilen bir yaşam varlığı olarak.
Hayata olan bu ilgi ve doğruluk arayışı, daha sonra klasik sanat eleştirisinin ana saldırı noktaları haline geldi; 1671’de, Jan de Bishop, Rembrandt’a açık bir ima ile “Hollanda, Leda ve Danae’de kalın, şişmiş bir mide, sarkan göğüsler ve bacaklarında jartiyer izleri olan çıplak bir kadın olarak resmedildi”; Andris Pels, 1681’de ayetinde sanatçıya ayet derledi ve Rembrandt’a “resim sanatının ilk sapkınlığı” adını verdi.
Ancak idealin bu kadar hayati bir kombinasyonunun gerçekle Rembrandt’ın imgelerine ne kadar yeni bir derin doğruluk kazandığı, muhteşem resmî zenginliği ile canlandırılan bu portrenin sadeliği ile kanıtlanmıştır. Yaşlı bir kadının bu görüntüsünde yer alan şey – nezaketi, sıkılığı ve yıllara rağmen özenli bir görünüm – tüm bunlar bir yaşamı ifade eder ve yaşının acı gözyaşlarını güzelleştirir.
Rembrandt’ın itiraf eden portrelerinin, ışığının ve gölgelerinin biçimlendirici, duyusal öğeleri olarak, çelişkili hareket eden ve heyecan verici geçişleri, giderek daha etkileyici bir güç kazanır. Karanlıktan dökülen ışık, sanatçının çalışmasının başlangıcında sadece biçimlendirici değil, aynı zamanda ahlaki ve sembolik güç olarak kendini gösterir.
Ancak, sadece on yedinci yüzyılın 40’larının sonunda, Rembrandt’ın resimlerinde ışık, heyecan verici bir istila veya gerçekliği dönüştüren şeyi, bilgi gücünü veya daha yüksek, genellikle ilahi bir gücün bağlayıcı hakkını simgeleyen tam bağımsızlığa ulaştı.
Sanatçının çalışmasının geç döneminde ışık, büyülü zamansız ve yine de somut bir ışıltıya, tasvir edilen her şeyi manevi hale getiren, nihayetinde renkle anlaşılmaz bir ısıya eriyen alevli bir ışığa dönüşür: ışık renk olur, renk ışık olur. Rembrandt için derin bir güvenle, sınırsız bir şekilde tutkulu bir tutku ile, “sürekli olarak ışık gölgesinin istilası ile savaşan ölmekte olan, dağılmış, titreyen bir trajedi” sona erer.