Lezzet Alegorisi gözler için görkemli bir şölen. Gastronomi alanında düşünebileceğiniz her şey: herhangi bir içecek ve yemek, oyun ve balık, kerevit, ıstakoz ve istiridye, her türlü meyve – bu zarif tuval üzerindeki her şey şaşırtıcı, titiz bir doğrulukla yakalanır, en küçük ayrıntılar ustaca çizilir. Sadece bu üzümlere bak! Büyük olgun meyveler kelimenin tam anlamıyla parlıyor, tatlı meyve suyu ile sarhoş. Buradaki her şey lüks ve refahtan bahsediyor, ama sadece bununla ilgili mi?
Brueghels için alışılmış olduğu gibi, herhangi bir karakter, her detay, bizim için, “yirmi birinci yüzyılın sakinleri”, A. Voznesensky’yi tefekkür etmek için, Orta Çağ’da Avrupa’da yaşayanların gelenekleri ve fikirleri hakkında kesin bir bilgi olmadan yakalamak zor olan belirli bir anlamla doludur.
Genç Jan Brueghel zamanında, maymun beş duyunun bu tür moda alegorilerinde bir tat niteliğiydi. Yerde otururken ve bir bardaktan şarap içerken, bir yandan, resmin yer aldığı evin refahına işaret eder, diğer yandan şeytani başlangıç, şehvet, şehvetliliğin sembolüdür. Bir elma gibi Hıristiyan sembolizmindeki şeftali sonbahar anlamına gelir ve incir meyveleri şehvet ve doğurganlık anlamına gelir.
Açılmış istiridye kabukları – ve tam olarak istiridye ile bu resmin kahramanı pişman! – cinselliği teşvik eden bir inceliktir; ortaçağ sembolizminde güçlü bir erotik çağrışım taşıdılar ve aynı zamanda dünyanın kabuğundan ayrılmaya hazır bir ruh belirlediler. Bu arada, yukarıda bahsedilen üzümler, kutsal cemaatin sembolü ve Mesih’in tertemiz kanı çarmıhta dökülür, dokunulmaz. İçenlerin gastronomik tercihleri çok iyi bir şekilde olup bitenlerin günahkarlığına tanıklık eder.
Resmin sağ alt köşesinde, diğer oyunların arasında, ihlal edilmiş bir ölümsüzlüğü simgeleyen ölü bir tavuskuşu yatıyor. Bu güzel hanımefendi, ölümsüz ruhunu, onu baştan çıkartan bir satir eşliğinde oburluğun günahına kapılan, anlık zevk peşinde şeytana satmadı mı?